KKTC’den muhalefete çok sert yansıma: Rumları cesaretlendirecek
Türkiye, cumhurbaşkanı ve milletvekillerini seçmek için 27 gün sonra sandık başına gidecek. Cumhur İttifakı, aday olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı, terör örgütü PKK’nın siyasi kolu HDP’nin Kemal Kılıçdaroğlu’nu ‘gizli’ desteklediği Yedi Masa’yı seçti.
Seçimlere kısa bir süre kala parti ittifakları seçim beyannamelerini ve vaatlerini kamuoyu ile paylaşmaya başladı. Adaylık sürecinde masayı dağıtmaya varan tartışmalar, Yedi Tablo’nun taahhütlerini yerine getirip getiremeyeceği konusunda vatandaşların kafasında soru işaretleri oluşmasına neden oldu.
Bu soru işaretleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) olduğu gibi Türkiye’de de gündeme geldi.
MUHALEFETE ‘KIBRIS’ TEPKİSİ
KKTC’de yaşayan ve bir dönem KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın eski danışmanı olarak görev yapan Gazeteci-Yazar Sabahattin İsmail, bugünkü yazısında Cumhur İttifakı ve Yedili Masa’nın seçim beyannamelerinde Kıbrıs’a ilişkin taahhütlere değindi.
“YEDİ’NİN KIBRIS POLİTİKASI TABLOSU TERMİNOLOJİK KUSURLARLA DOLU”
AK Parti’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki Kıbrıs politikasında ‘tanınma için çalışma’ taahhüdünü çok olumlu bulduğunu ifade eden İsmail, Yedi Levha’nın politikalarının ‘terminolojik hatalarla dolu’ olduğunu vurguladı.
“Muhalefetin milli siyaset olan KKTC’nin tanınmasına yönelik bir politikası, hedefi yoktur.” İsmail, “KKTC’nin gasp edilmek istenen Deniz Yetki Alanlarını koruyacağına, Doğu Akdeniz’deki doğal kaynaklarda KKTC’nin yasal hak ve menfaatlerinin korunacağına ve savaşın sona ereceğine dair bir taahhüt yoktur. Mavi Vatan savunulacaktır. Bu, Kıbrıs Rumlarını ve onların destekçisi emperyalist ülkeleri cesaretlendirecek bir durumdur.” ” terimlerini kullandı.
TANIMA YOK
AK Parti’nin “KKTC’nin tanınması için çaba göstereceğini” vurgulayan İsmail, “6’lı masa milli bir siyasettir ve ilk kez Anavatan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 77’nci toplantısında dile getirdi. Eylül 2022’de BM Genel Kurulu. “KKTC’NİN TANINMASI yönünde bir politika veya amaç yoktur. Bu endişe verici bir durum” dedi.
TAM ÜYELİK HEDEFİ YOK
İsmail, bir başka çarpıcı eksikliğin altını çizerek, “KKTC’nin İslam Teşkilatı ve Türki Devletler Topluluğu’ndaki gözlemci üyeliklerini TAM ÜYELİK ile taçlandırma yönünde bir çalışma niyeti yoktur.” ifadeleri kullandı.
MAVİ VATAN YOK
Taahhütler arasında ‘Mavi Vatan’ ibaresinin yer almamasına tepki gösteren İsmail, “KKTC’nin gasp edilmek istenen Deniz Yetki Alanlarını koruyacağına, KKTC’nin yasal hak ve menfaatlerinin korunacağına dair bir taahhüt yoktur. Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların korunması ve MAVİ VATAN’ın uçlarının savunulması, Kıbrıs Rumlarını ve onların destekçisi emperyalist ülkeleri cesaretlendirecek bir durumdur.” görüşünü dile getirdi.
TERMİNOLOJİ HATALARI
Politikaların terminoloji hatalarıyla dolu olduğunu vurgulayan usta, “Örneğin “Kıbrıs Türk Halkı” yerine “TOPLUM” kelimesi kullanıldı. Ancak bu tabir artık geçmişte kaldı. kendi kaderini tayin etme ve farklı bir devlet kurma hakkı “TOPLUM” kelimesi, eski federasyon günlerine kadar uzanan, Yunanlılar, BM ve AB/ABD emperyalizmi tarafından sevilen ve asla kullanılmaması gereken bir tanımdır. Bu bağlamda yanlış değil ama “KIBRIS’TAN TÜRKLER” ifadesi yerine “KIBRIS TÜRKLERİ” ifadesi kullanılsa daha iyi olur diye düşünüyorum. Azerbaycan, Bulgaristan, Makedonya Türkleri gibi…”
Sabahattin İsmail’in tepki gösterdiği diğer hususlar yazısında şu başlıklar altında yer aldı:
SORUN 1974’TE ÇÖZÜLDÜ
Paragrafta yer alan “KIBRIS SORUNUNU ÇÖZMEK” ifadesine de katılmıyorum.
“Kıbrıs sorunu ve çözümü” diye bir sorun yaşamamalıyız.. Kıbrıs sorununu 1974 Barış Harekatı ile çözdük ve 1983’te KKTC’nin ilanıyla sona erdik. BAĞIMSIZ-EGEMEN DEVLETLER uygun komşulardır. Yan yana yaşamalarını ve barış içinde işbirliği yapmalarını savunuyoruz.
Kıbrıs sorunu ve analizi artık sadece Rumlar için var. Kıbrıs sorununu çözmekten kastettikleri ise KKTC’nin tasfiyesi ve Rum egemenliğinde birleşik bir Kıbrıs’ın kurulması, Türklerin bir azınlık olarak Yunan devletine yama yapması, egemenliğini tüm adaya yayması, Türk askerlerini bölgeden çıkarmasıdır. ada ve garantinin iptal edilmesi, AB içinde ENOSİS’in gerçekleştirilmesi, Yunanistan ile entegrasyon. Onlar için bu hem Kıbrıs sorunu hem de analizidir ve bu hedeflere ulaştıklarında Kıbrıs sorununu çözülmüş sayacaklardır.
EGEMEN SİYASİ EŞİTLİK!
6’lı MASA programında kullanılan en yanlış ifade “amaçları EGEMEN SİYASİ EŞİTLİĞİ sağlamaktır” ifadesidir.
Bu ifade, tam bir kafa karışıklığının bir örneğidir.
Doğru terminoloji, “EGEMEN EŞİTLİK VE ULUSLARARASI EŞİTLİK STATÜMÜZ BM GÜVENLİK KONSEYİ TARAFINDAN TESCİLLENMİŞTİR” şeklindedir… Bilindiği üzere 2015 yılında BM ve Kıbrıs Rum tarafına verdiğimiz 6 maddelik analiz planımızda bu konu üzerinde durulmuştur. 28 Nisan 2021 Cenevre. Bundan bir mil geri gidemem…
“Siyasi eşitlik” eski federasyon dönemi söylemidir ve “federasyon içinde iki TOPLULUĞUN eşit olması” anlamına gelir.
“EGEMEN EŞİTLİK” ise “İKİ DEVLET ANLAŞMASI” döneminin söylemidir ve “İKİ BAĞIMSIZ EGEMEN DEVLETİN BİRLİKTE YAŞAMASI, BİRBİRİNİ TANIMASI VE İYİ KOMŞULAR OLARAK İŞBİRLİĞİ İÇERİSİNDE TARAFTA YAŞAMASI”ndan söz edilir. .
6. TABLO’nun hedef olarak ortaya koyduğu “EGEMEN SİYASİ EŞİTLİK” ifadesi, dünyada kimsenin kullanmadığı, iki ayrı tezi birbirine karıştıran yanlış bir ifadedir.
ÇÖZÜM
Sonuç olarak bu yanlışlardan, uydurma ifadelerden, terminoloji hatalarından ve eksikliklerden çıkan sonuç, 6’LI TABLO’nun gelecekte yeniden buluşmayı hedeflediği ve “SİYASİ EŞİTLİĞE DAYALI, İKİ TOPLUMLU, İKİ BÖLGELİ FEDERASYONU” savunduğudur. .
Asıl niyetleri bu olmasa da programlarında yer alan ve son derece özensiz hazırlanmış Kıbrıs paragrafı bu anlama gelmektedir.
Bu durum milli Kıbrıs davası konusundaki cehaletten kaynaklanmıyorsa büyük bir gaflet ve sapkınlık örneğidir. Bu çok ciddi. Geleceğimiz için endişe sebebidir.
Umarım bu yanlış politika düzeltilir ve AK Parti seçim beyannamesinde vaat ettikleri gibi “ARTIK FEDERASYON PAZARLIĞI YAPILMAYACAK VE KKTC’NİN TANINMASI İÇİN ÇALIŞACAKLARINI” taahhüt edeceklerdir…